Mustafa Kemal Paşa
19 Mayıs 1919'da Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletinin bir gemisi ile
Samsun'a gönderilmiştir. Ülkenin çoğu ilinde
kongreler düzenlemiş ve "Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır." ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü
Ankara'da
Büyük Millet Meclisi'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi,
Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Halk ve
düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş, omuz omuza mücadele etmiştir.
Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır.
Padişah Vahdettin, 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir.
24 Temmuz 1923 günü
İsviçre’nin
Lozan şehrindeki
Lozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile
İngiltere, Fransa,
İtalya,
Japonya,
Yunanistan,
Romanya,
Bulgaristan,
Portekiz,
Belçika,
SSCB ve
Yugoslavya temsilcileri
Lozan Barış Antlaşması'nı imzalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atılmış fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemiştir.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi,
11 Ağustos'ta ilk toplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de
Ankara,
başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını
Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir.
29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir ve böylece Türkiye Devleti'nin yeni yönetimi biçimi
Cumhuriyet, yeni ismi "
Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da cumhuriyetin ilanını sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette, Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.
Atatürk İlkeleri,
Türkiye'nin çağdaşlaşma yönünü belirleyen,
Atatürk Devrimleri'ne temel teşkil eden ve
Türk milliyetçiliğini esas alan fikir ve düşüncelerdir.
[1]Atatürkçü Düşünce Sistemi içinde birbirine bağlı bir bütün oluşturan Atatürk İlke ve Devrimleri,
Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilmek için bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollardır. Bu nedenle Atatürk ilke ve devrimlerinin temelinde yapıcı olup doğruya ve yararlıya yönelmek vardır.
Atatürk İlkeleri, başlangıcından beri
Türk Devrimi içinden doğmuş ve onun uygulamalarına yön vermiştir.
Atatürkçülük konularını araştıran bilim insanları bu ilkeleri
Temel İlkeler ve
Bütünleyici İlkeler olarak iki başlıkta toplarlar.
Atatürk İlkeleri, önce dönemin tek partisi olan
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın program ilkeleri olarak benimsenmiştir.
1937'de çıkarılan bir kanunla
1924 Anayasası'na eklenen ilkeler, bu uygulama ile hukuken Türk ulusuna mâl edilmiştir.
,
Cumhuriyetçilik
,Cumhuriyet; egemenliğin halkta olduğu devlet yönetimi demektir. Cumhuriyet, demokrasinin bir uygulama şekli olup, halkın kendi kendini yöneterek, yönetimde söz sahibi olduğu rejim demektir. Cumhuriyetçilik ise devlet yönetiminde cumhuriyetin bulunması demektir.Arapçada halk demek olan "cumhur" kelimesinden gelir. Bu bakımdan, halk ve yönetim kelimelerinin bir araya geldiği "demos" ve "kratos", yani demokrasi sözcüğünün eş anlamlısı kabul edilebilir.
Atatürk, Cumhuriyet için; “Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare” ifadesini kullanmıştır.
Atatürk demokratik cumhuriyeti benimsemiştir. Bununla ilgili olarak “Demokrasinin tam ve en belirgin şekli cumhuriyettir” demiştir. Aynı zamanda Atatürk, cumhuriyeti Türk gençliğine emanet ederek ülkenin sürekli yenileşme ve çağdaşlaşma içinde olmasına çalışmıştır.